28 Şubat 2012

Günün sözü!


"You can easily judge the character of a man by how he treats those who can do nothing for him" - James D Miles

Bu resmi Rabbit World View Newsletter 'dan aldım,. Hem resmi hem de sözü çok beğendim. "Bir insanın karakterini, onun için hiç birşey yapamayacak olanlara nasıl davrandığı ile yargılayabilirsiniz" gibi kötü bir çeviri yapayım.

Söz çok güzel ve doğru bence ve anlatmak için yavru tavşan resminin kullanılması da çok yerinde ve anlamlı bir seçim olmuş. Sözün üzerinde düşünmek gerek. Vuran, kıran, korku yaratan biri mi güçlüdür, yoksa kendinden zayıf bir canlıya ilgi, şefkat, sabır gösterebilen biri mi? Hemen kavga etmeye ve bağırmaya başlayan biri mi kuvvetlidir yoksa soğukkanlığını korumayı başarabilen mi?

Benim için aslında cevap çok açık: Bana göre hemen bağırmaya başlayan bir insan duygularını kontrol edemeyen biridir. Gaddar ve karşısındakilere önem vermeyen kişiler ise kendi zayıf noktalarını kapatmak için böyle davranırlar. Vahvah deyip iki saniye sonra gördüklerini unutanlar ve kılını kıpırdatmayanlar da aynı kategoriye sokulabilir. Çocuklara, engellilere, yardıma muhtaç olanlara, hayvanlara sevgi ve şefkat gösterebilen, yardımcı olan kişidir güçlü olan, onları ezen veya yokmuş gibi davranan değil.

Yukarıdaki düşüncelerimi ifade ederken hem hayvanlar hem de insanlarla olan ilişkiler çerçevesinden bakıyorum. Aslında, bu konuyu bu aralar sürekli sorguluyorum çünkü bu tip insanlarla çok karşılaşmaya başladım. Mesela geçen cumartesi Nişantaşı 'nda arabasından elinde sopa ile fırlayıp başka bir adama bağıran ve üstüne yürüyen adam gördük. Güpegündüz bu kadar gerilip böyle çirkin şovlar yapabilen agresif, saldırgan insanlar ile beraber yaşıyoruz. Kendilerini duygularına bu kadar kaptırabiliyorlar ve heycanına hakim olabilmek için en ufak bir çaba göstermeyip fiziksel şiddete başvurabiliyorlar. Üzerine yürünülen kişi ben değilim sonuçta ama bu olaya şahit olmak bile beni yordu. Ne gerek var? İstanbul 'daki insanlar ne zaman bu kadar gergin hale geldiler, neden herkes her an kavga etmeye hazır? Bu tip güç gösterilerine ne gerek var?

Falan filan... Hadi yine iyisiniz, süper bir önerim var bu gergin arkadaşlara! Bence siz tavşan / kedi / köpek besleyin! Sizlerin hakkından bu minikler gelir ancak. Gerçi çok gergin biri 3 kiloluk bir canlı ile nasıl sevgi alışverişi kurar ondan şüpheliyim, ama belli de olmaz. Bir yerden başlamaları lazım değil mi?

Bu yazıyı iş yerlerinin park yerinde bulunan hasta, yaralı kedicikleri tedavi ettirip onlara ev bulan ablam ve şirketlerindeki hayvansever grubuna sevgilerimi gönderek bitirmek istiyorum: Hanımlar, müthişsiniz!

7 Şubat 2012

Dünya kısırlaştırma günü (World Spay Day)




Şubat 28, Humane Society tarafından desteklenen dünya kısırlaştırma günüdür. Bu günün amacı hayvanların kısırlaştırılması hakkında bilinci arttırmak ve bunun önemini vurgulamaktır. Sokağa atılmış, ölüme terkedilmiş hayvanların sayısını azatılması ve kontrolsüz çoğalan hayvanların artmasınının engellenmesi amaçlanır. Dünyanın çeşitli bölgelerinde bu günde düşük üçretli kısırlaştırmalar yapılarak bugüne özel aktiviteler düzenleniyor. Türkiye 'de bildiğim kadarıyla bu konuda hiç girişim yok ve bir dernek tarafından desteklenmiyor. Özellikle İstanbul 'da artan sahipsiz sokak köpeği sayısı düşünüldüğünde bunun ilginç olduğunu düşünmeden edemiyorum.




Ben de bu gün vesilesi ile kısırlaştırma konusundaki düşüncelerimi paylaşmak isterim:

1. Bakılmayacak yavruların üretilmesini insani bulmuyorum. Doğacak yavruların bakımı sağlanamıyorsa sokağa atılır ve hiçbir canlı sokağa atılmayı ve acı çekmeyi hakketmez. "Eşe dosta veririz" gibi garantisi olmayan rahat düşünceler bana göre sorumsuzca kurulmuş cümleler. Eşe dosta verince iş bitiyor mu? Ya onlar sokağa atarlarsa? Ya iyi bakmazlarsa? Ve almaktan vaz geçerlerse?

2. Üreme ile ilgili "evcil hayvanım bir defa olsun bunu yaşasın" gibi cümleler çok duyuyorum. Hayvanın üremesi ile empani kurulmasını anlıyorum, ancak doğacak ve sokağa atılacak yavrular ile empati kurulamamasını anlamıyorum.

3. Tavşan sabipleri: Tavşan üreme hızı konusunda adı çıkmış bir canlıdır (bkz. Playboy tavşanı, bkz: Avusturalya tavşan felaketi). Bir tavşan her doğumda 6-8 arası yavru üretiler. Hamilelik 31 gün sürer. Doğumdan sonra çok kısa bir süre içerisinde tekrar hamile kalırlar. Matematiği kuvvetli olanlar 1 sene içerisinde 2 tavşandan kaç adet tavşan üretilebileceği konusunda hesabı yapıversinler artık. (100 üzerinde diyebiliriz) Yani tavşan üremesi şaka değil. Gerçekten.

4. Bir canlıya evde bakıyorsanız onu zaten doğal ortamından ayırmışsınızdır. Hem evde besleyip hem de "doğallığını bozmamak için kısırlaştırmamak" mantıklı bir bakış açısı değil. Hem eve alıp hem de kısırlaştırmamak hayvana yapılan bir haksızlık. Doğallık konusuna bu kadar takılıyorsanız evinize almayın o zaman olsun bitsin demeden geçemiyorum ve buraya kocaman bir smiley koymak istiyorum. :)

5. Kısırlaştırılmayan dişiler rahim kanseri ve pyometra gibi hastalık riski altındadırlar. Kısırlaştırılmayan erkekler çok agresif olur. Kısırlaştırılmayan hayvanlar kızgınlaşma döneminde psikolojik olarak çok zorlanırlar. Boş yere acı çekerler, aksi ve mutsuz olurlar.

6. Kendi tavşanımdan örnek vermek istiyorum: Topi 'yi zamanında ksıırlaştırmadığımız için rahim ve yumurtalılarıyla ilgili  çok büyük sağlık problemleri yaşadık. Ameliyat edilip rahim ve yumurtalıklar alındıktan sonra (yani kısırlaştırıldıktan sonra) daha mutlu, sakin ve bizimle daha rahat ilişki kuran sevgi kelebeği bir tavşanımız oldu. Onu zamanında kısırlaştırmadığımız için çok pişmanız.


Sonuç:

Tavşan da bir memeli hayvan olduğuna göre, kedi ve köpek gibi onlun da kısırlaştırılması gerekir. Bu konuda niyeti olanlar veterinerine veya veteriner fakültesine danışabilir. Kısırlaştırma ile uğraşamam diyenler zaten evcil hayvan almamalı ve beslemeliler.

Bilgi almak isteyenler bu sayfaları ziyaret ederek bilgi alabilirler: 

https://spaydayportal.humanesociety.org/



Çok sevdiğimiz House Rabbit Society de bu günün destekçilerinden biri. Bu kampanyayla ilgili yazılarına buradan oluşabilirsiniz.


3 Şubat 2012

Çoban tavşanı

Bu video bir çoban tavşanını anlatıyor. Bakın mini mini haliyle bir sürü koyunu yönetiyor. Koyunlar üzerinde otorite kurulmuş, dehşet saçıyor! heh heh heh.. 3 kilo bile olmayan pofuduk bir canlı için gayet başarılı. Koyunlar da hakkaten dedikleri kadar akıllı (!) hayvanlar anlaşılan. Bu pofuduk bücürden dehşet içinde kaçmaları çok komikmiş.

Bekçilik yapan tavşan da duymuştum ama çobana bayıldım.Bizim Topi olsa koyunları bırakır, şöyle güneşli bir noktayı bulup oraya kıvrılır bütün gün fosur fosur uyurdu.